Çok sık görülen bu deri hastalığı öteki ırklara göre beyaz ırk insanlarındaçok daha yaygındır. Başka bir deyişle, batı ülkelerinde yaşayan halkların yüzde ikisine yakını sedef hastasıdır. Hastalık, genellikle birlikte etki oluşturan pek çok nedenden kaynaklanabilir.
Bu yüzden, sedef hastalığı şifalı bitkilerle tedavi de uygulanacak olan tedaviyi hastanın özelliklerine uyarlamak gerekir. Problemin kaynağı fiziksel, psikolojik veya ruhsal olsa da, mutlaka teşhis edilmelidir; çünkü sosyal yaşantımızın içsel dengemizi yakından etkilediğini unutmamak gerekir. Sedef hastalığı gibi problemlerle karşılaşıldığında, çalışma ortamımızın ve sosyal yaşantımızın yeniden gözden geçirilmesi doğru olacaktır.
Sedef hastalığına karşı kullanımı yaygın bazı bitkiler olduğu halde, hastalık kaynağının doğru teşhisi ve hastanın kişiliğinden kaynaklananözelliklerin göz önünde bulundurulması, uygulanacak olan tedavi yöntemlerinin saptanmasında en önemli ipuçlarıdır. Kullanılabilecek bitkilerin çoğu, kan temizleyici özellikleri öne çıkanlardır ve başka özellikler taşıyan bitkilerle harmanlanarak başarıyla kullanılabilirler. Ama bu arada, yaşam biçiminin de tedaviyi destekleyebilecek doğrultuda değiştirilmesi gereği unutulmamalıdır.
Bu bitkilerin bazıları karaciğeri güçlendirici ve temizleyicidir.
Örneğin; hindiba, eğir kökü ve devedikeni tohumu. Bazıları ise idrar arttırıcıdır; örneğin ısırganotu, hindiba ve atkuyruğu. Aynı zamanda, günlük yaşamın streslerine karşı sinir sistemini yatıştırıcı ve güçlendirici bitkilerin kullanımı da gereklidir. Örneğin kediotu kökü, sarı kantaron, yeşil yulaf, ökseotu, mayıs papatyası, melisa.
Önemine değindiğimiz tüm özellikleri içeren temel bir bitki karışımı ise şöyle olabilir: Isırganotu, atkuyruğu, hindiba, civanperçemi, sarı kantaron, mayıs papatyası, devedikeni tohumu.
Sedef İçin Şifalı Bitkilerle Tedavi Reçete:
Yapraklar ve çiçekler ince kıyılmış ve tohumlar havanda hafifçe ezilmiş olarak tüm bitkiler eşit oranda harmanlanır.
Yarım veya bir tatlı kaşığı bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve 6-8 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3-4 kere, taze demlenmiş 1 bardak çay, içine yarım veya bir tatlı kaşığı İsveç Şurubu eklenerek (veya eklenmeyerek), aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan içilir. Bu bitki çayı kürü 2-3 hafta sürdürülür ve verilen 3-5 günlük aradan sonra, 2-3 haftalık yeni bir çay kürüne başlanabilir.
Unutmayınız!
Hiç ara verilmeden kullanılabilecek bazı özel bitkiler vardır; ama genelde aynı bitkilerin çaylarının sürekli kullanılması doğru değildir; çünkü bu süreklilik sonunda beklenmeyen tepk iler oluşabilir.
Başka bir boyut!
Ölçülü güneş ışığı ve deniz suyu sedef hastalığında rahatlamalar sağlayabilir; tam bir iyileşme ise çok ender gerçekleşir. Dıştan kullanılan ilaçlar ve örneğin aynısafa merhemi gibi merhemler de rahatlıklar sağlayabilir, ama tam bir iyileşme bu yolla gerçekleştirilemez.
Sedef hastalığı kalıtımsal veya sinirsel nedenlerden kaynaklanabileceği gibi, besin alerjilerinden ve karaciğer işlev bozukluklarından da kaynaklanabilir.
Hastalığın besin alerjilerinden kaynaklanabileceği düşünüldüğünde, iki gün boyunca sadece suyla oruç tutulur. İkinci gün ekmekle hazırlanır ve her iki günde, bir başka besin maddesi beslenme programına alınır. Öncelikle süt ve süt ürünlerinden başlanılması doğru olur, çünkü inek sütü en başta gelen alerjenlerdendir. Bu yöntem disiplinle uygulanıldığında, olası alerjik besinler beslenme programından tümüyle çıkarılır.
Karaciğer işlev bozukluğunun söz konusu olup olmadığının kanıtlanabilmesi için de, iki hafta süreli kesin bir beslenme diyeti uygulamak gerekir. Bu diyet sırasında, yukarıda önerilen bitki karışımının çayı da aksatılmadan içilmelidir. Eğer hastalık gerçekten de karaciğer işlev bozukluğundan kaynaklanıyorsa, beslenme diyetinin 3-4. gününde iyileşmeler görülmeye başlanabilir ve bu durumda en geç 2 hafta içinde tam bir iyileşme sağlanabilir.
Uygun olmayan besinler:
- Ateşte ve yağda kızartılmışların tümü,
- salam ve sosisler,
- yağlı etler ve onların çorbaları,
- turşu,
- sirke,
- limon ve benzeri asitli meyvelerin tümü ve meyve suları,
- çilek türü meyveler ve meyve suları,
- şarap,
- kahve,
- çikolata ve
- hasta karaciğerin başa çıkamayacağı asitler üretebildiği için, arı balı.
- Ayrıca, tüm konserveler,
- yapay katkı maddesi içeren ürünlerin tümü,
- baklagiller
- alkolün her türü!
Uygun olan besinler:
- Eğer alerji testinden başarıyla çıkmışsa, süt ve sütürünleri,
- sirkesiz ve limonsuz salatalar,
- yağsız dana eti,
- beyaz et
- balık,
- hafif sebzeler,
- bolca yulaf çorbası veya lapası,
- elma,
- üzüm,
- kivi,
- armut gibi meyveler ve meyve suları,
- her gün bolca havuç suyu
- arada bir taze ananas suyu.
Bu süreçte ayrıca, atkuyruğu – ebe gümeci eşit karışım katkılı tam banyolar iki günde bir alınmalıdır. Ayrıca lavanta ve kekik katkılı tüm banyolar da denenebilir.
Tüm bunların yanı sıra, karaciğeri ve bağırsakları desteklemek için, eğir kökü çayı, her yemekten önce ve sonra 1 yudum olmak üzere, günde toplam 6 yudum içilmelidir.
Ayrıca, protein yönünden zengin bir beslenme programı uygulayınız ve yeterli miktarda bromelain tüketiniz. Öncelikle taze ananas suyunda yoğunlukla bulunan bromelain enzimi, protein sindirimini destekleyici etkiye sahiptir.